Çevrenizde olup bitenlerin ne kadar farkındasınız? Sizi bekleyen tehlikeleri ve fırsatları öngörebiliyor musunuz?
Bir kriz ortaya çıktığında, yanıp sönen uyarı zilleri almayabilirsiniz. Durumsal farkındalığımızı artırabildiğimiz takdirde, mevcut tehditleri, önümüze çıkan ya da çıkması muhtemel fırsatları belirlememiz ve bunlardan yararlanmamız daha olası olacaktır.
Peki, Durumsal Farkındalık nedir?
Durumsal farkındalık, bir beden kabiliyeti olmaktan çok bir akıl yürütme sürecidir. Bu sürecin ana unsurları, bulunulan zaman diliminde çevredeki kritik bilginin farkına varmak, onun anlamını kavrayabilmek ve bu etkilerin yakın gelecekte yaratacağı duruma ait sonuçlar çıkarmaktır. Yani kısaca etrafta ne olup bitiyor farkına varıp yeni durumlara hazırlıklı olmaktır.
Bu kavram, ilk defa Birinci Dünya Savaşı sırasında, savaş pilotlarına durumsal farkındalık kazandırmayı hedefleyen ve Alman havacılık tarihinin büyük pilotlarından biri olan Oswald Boelke tarafından geliştirilmiştir. II. Dünya Savaşı sonrasında, durumsal farkındalık kavramı ve eğitimi, Amerikan Hava Kuvvetleri pilotlarının insan hatası nedeniyle meydana gelen risk ve kazaları en aza indirgemek amaçlı aldıkları en önemli eğitimlerinden biri olmuştur.
Durum farkındalığının yarattığı disiplin, siz meşgul ve aklınız başka yerde iken bile hislerinize ve çevrede olanlara duyarsız kalmama alışkanlığını öğretir. Günlük hayatta her an karşımıza çıkabilecek tehdit ve fırsatların yer ve zaman bakımından algılanması, anlamlandırılması, yorumlanması, en doğru kararın uygulanması ile bireysel ve kurumsal alanda en yüksek kazanımın elde edilmesini sağlar.
Durumsal farkındalığı nasıl geliştirebilirsiniz?
Kuruluşunuzda, ortaya çıkan tehditlere karşı ufku taramak için hava kuvvetlerinin kokpitleri kadar sofistike bir araç yaratma becerisine sahip olmasanız da ağın temel ilkelerinden yararlanabilirsiniz. İllaki bir yerde, birileri, çıkabilecek/olabilecek bir tehdidin sinyalleri görmüş olacaktır. Ancak insanlar bu sinyalleri tek başına gördükleri için, temsil ettikleri potansiyel tehdit veya fırsatı her zaman kavrayamayabilirler. Onların bu bilgiyi paylaşmaya teşvik etmenin yollarını bulmanız gerekir.
Bunu teşvik edebileceğiniz birçok farklı yol vardır- basit bir öneri kutusundan ‘’ufuk taraması’’ toplantılarına kadar. Oluşturmak istediğiniz şey, organizasyonunuzun herhangi bir seviyesinden herhangi birinin, dikkat edilmesi gerektiğini düşündüğü bir şey görürlerse konuşmaya teşvik edildiği kültürdür. İnsanların, özellikle de kuruluşunuzdaki ana akım düşünceden farklı fikirleri varsa, ön gördükleri sorunları dile getirmeleri büyük cesaret ister.
Gerçek bir durumsal farkındalık kültürü oluşturmak için, sadece bir raporlama sistemine güvenmekle kalmayıp bunu daha sosyal bir süreç haline getirmek gerekir. Ufku tehditlere ve fırsatlara karşı aktif olarak taramak için sektörünüzde yer alan kuruluşlarla ortak forumlar oluşturmak, ortaya çıkan eğilimleri belirlemek için birlikte çalışmak faydalıdır. Aynı şekilde bir ekip üyesinin ortaya çıkan bir sorunu veya eğilimi ele aldığı ve bu konunun kuruluşunuz için olası sonuçları hakkında konuştuğu düzenli sunumlar yaptırmak kıymetlidir. Buradaki amaç. çalışanlarınızın neyin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini tahmin edebilmelerini beklemek değil, bir zihniyet ve alternatif gelecekleri keşfetme yeteneğini geliştirmektir.